Vancouver’ın üst üste yıllardır dünyanın en yaşanılır şehirlerinden biri seçilmesi gerçekten de tesadüf değil. 14 yıl önce öğrenci olarak geldiğim bu şehir, doğası, ılıman iklimi, huzuru, dünyanın birçok ülkesinden gelen insanların oluşturduğu bu renkli mozaiği ile beni geldiğim ilk günkü gibi heyecanlandırmaya devam ediyor. Yıllar önce ünlü bir gazeteci arkadaşım beni ziyarete geldiğinde, “Eylem bir şehir bu kadar mı güzel olur? Kamerayı nereye çevirsem güzel bir manzara var, şaşkınım!” demişti ki gerçekten de öyle. Her yerinde bisiklete binebileceğiniz, güvenlik korkunuz hiç olmadan rahatça dolaşabileceğiniz, dünyanın her bölgesinden yemeklerin en güzel örneklerini bulabileceğiniz, sokakta gezerken Hollywood ünlülerinden birine rastlayabileceğiniz, hem şehir hem kasaba havasında olan, 2.4 milyon nüfuslu bu güzel şehre olan tutkum herhalde anlaşılmıştır artık.
Vancouver, “North Hollywood” olarak bilinen, New York’tan sonra Kuzey Amerika’daki en büyük prodüksiyon şehirlerindendir. Ben de dünyanın sayılı lm okullarından biri olan Vancouver Film School’dan burslu olarak mezun oldum. Vancouver tam bir öğrenci şehri. Bir öğrencinin en büyük isteği eğitimini alırken kendini güvende hissetmesi, kendi gibi öğrencilerle tanışıp kaynaşması ve bu arada şehrin sunduğu olanaklardan da yararlanabilmesidir. Vancouver’ın ikliminin ılıman olması ve okullar için birçok seçeneğinin olması nedeniyle, hem ailelerin hem de öğrencilerin gönül rahatlığı ile seçtiği bir şehir haline geldi.
Vancouver şehir merkezi Downtown bölgesi, merkezinde 24 saat canlı yaşamı olan nadir Kuzey Amerika şehirlerinden biri. İş merkezlerinin yanı sıra, birçok apartmanın da olduğu bu güzel yarımadada gönül rahatlığı ile istediğiniz saatte dışarı çıkar, gezer, gece hayatına katılır, alışveriş ve sporunuzu yapar yani sadece Downtown bölgesinde bile kalarak her türlü işinizi halledebilirsiniz.
Neredeyse her sokağın sonu okyanusa çıkan bu yarımada içerisinde her yere yürüyerek gitmeniz mümkün. Dil okulları özellikle bu bölgede yer aldığından Vancouver Downtown’da yoğun bir öğrenci nüfusu vardır. City of Glass yani Cam Şehir diye de anılan bu bölgede çok katlı binalarda yaşayanların sayısı oldukça fazladır.
Dünyanın dört bir yanından gelen öğrenciler birbirlerinin kültürlerini öğrenme fırsatına sahip oluyorlar. Dil öğrenimlerinin yanında genel kültürleri de artıyor, beraber projeler yapıp, gönüllü çalışacakları fırsatlar elde ediyorlar. Bence bir anne babanın çocukları için isteyebileceği en güzel tecrübe budur. Gönüllü çalışmak için başvurabilecekleri ilk aklıma gelen yerler:
Vancouver şehir merkezine araçla yarım saat uzaklıkta 3 tane kayak merkezi var ve bunlara ulaşım çok kolay. Ayrıca Kuzey Amerika’nın en güzel açık marketlerinden Granville Island ve şehrin göbeğindeki doğa harikası Stanley Park benim favori yerlerimdendir.